Mekânın Hafızası: Tasarım Objeleriyle Duygusal Bağ Kurmak
Her mekânın bir hafızası vardır. Duvarlarda yankılanan sesler, zamanla silikleşen kokular, ışığın belli bir saatte düştüğü o köşe… Ama en çok da içinde yer alan objelerle şekillenir bu hafıza. Çünkü bazı eşyalar sadece “şey” değildir; bir duygunun, bir anın, bazen de bir insanın taşıyıcısıdır.
Her Obje Bir Hikâye Anlatır
Evdeki bir vazo… Belki bir seyahatten getirilmiştir, belki biri hediye etmiştir. Rafın ucundaki seramik lamba, sadece ışık vermez; gece odayı sararken size bir güven duygusu da verir. İşte bu yüzden tasarım objeleri sadece estetik değil, aynı zamanda duygusaldır.
Zanaatkârlık ve Ruh
El yapımı objelerin en güçlü yanı, ruh taşıyor olmalarıdır. Kusursuzdan çok, kendine has olmalarıyla anlam kazanırlar. Minimal bir masa lambası, dokusu, formu ve yüzeyindeki küçük izlerle bir karaktere bürünür. O artık yalnızca bir ürün değil, bir mekâna ait bir "anı noktası"dır.
Sade Ama Kalıcı Seçimler
Duygusal bağ kurulan objeler genelde sade ama özgün olur. Çünkü dikkat çığlık atan detaylarda değil; huzur veren sadelikte gizlidir. Yıllar geçse de, gözünüz ona her takıldığında size tanıdık bir şey fısıldar.
Mekânın hafızası, içinde yaşananlarla birlikte, ona eşlik eden objelerle yazılır. Bu nedenle neyi seçtiğimiz, neyi sakladığımız önemlidir. Bizim kadar mekânların da hatırladığını unutmamalıyız.